Kraliçe II. Elizabeth, modern zamanların en ikonik figürlerinden biridir. 1952 yılında tahta geçmesiyle başlayan saltanatı, onu Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Birleşik Krallık başta olmak üzere pek çok ülkenin kraliçesi yapmıştır. Ancak onun dünyası, sadece geniş bir coğrafyayı kapsamakla kalmaz; aynı zamanda derin gelenekler, protokoller ve sıradışı haklarla doludur.
Protokol ve Güç Simgeleri
Kraliçenin yanında yer alan herkes, onun çevresinde dönen karmaşık bir örf-adet dünyasına adım atar.
Kraliçenin çantasını sol elinden sağ eline alması, son cümlesini söyleyeceğini belirtir.
Çantasını masaya koyması mevcut etkinliğin sona ermek üzere olduğunun bir işaretidir ve karşısındaki kişiye konuşmayı bitirme zamanının geldiğini anlatır.
Kraliçe izin vermeden ona dokunulması yasaktır. Temas edilecekse önce Kraliçe temas eder.
Kocası dahi o yürürken arkasından yürümek zorundadır. Kimse onunla aynı hizada veyahut önünde yürüyemez.
Buckingham Sarayı'nda yaşamış olan Kraliçe, yaşamı boyunca bir yere normal bir biçimde kapıdan çıkıp gitmez. Onun sıradan seyahatleri bile bir tören eşliğinde yapılır.
Kraliçe sarayda yokken, Birleşik Krallık Bayrağı göndere çekili durur. Kendisi Saraydayken ise Kraliyet Bayrağı çekilir.
Bu tür detaylar, Kraliçe'nin sıkı sıkıya bağlı olduğu onlarca protokolden birkaçıdır.
İki Kez Kutlanan Majeste: Kraliçe II. Elizabeth'in Çifte Doğum Günü Geleneği
Bu alışılmadık gelenek, yaklaşık 250 yıl önce, Kral İkinci George zamanında başladı. Kasım ayında doğan Kral George, İngiltere'nin bu tarihlerde soğuk ve kasvetli olması sebebiyle açık havada muazzam bir kutlama arzusu içerisindeydi.
Yaratıcı bir çözüm olarak, Kral George, yıllık yapılan askeri bir yürüyüşle eş zamanlı olarak ve havanın güzel olacağı umuduyla, resmi doğum gününü yaz aylarına taşıdı. Ve böylece, monarşi için yaz doğum günü kutlama geleneği başlamış oldu.
Kraliçe Elizabeth 21 Nisan doğumludur. Genellikle doğum günlerini ailesiyle özel bir şekilde geçirse de, Londra'da gün ortasında gerçekleştirilen özel bir top atışı seremonisi ile kutlamalar yapılır. Hyde Parkı'nda 41 pare, Windsor Büyük Parkı'nda 21 pare ve Londra Kulesi'nde 62 pare top atışı ile şehir, bu özel günü coşkuyla kutlar.
Bir şölen havasındaki bu etkinlik, 1400 asker, 200 atlı ve 400 müzisyenin katılımıyla gerçekleşir.
Resmi doğum günü kutlaması için ise Haziran ayında Londra'da büyük bir askeri yürüyüş düzenlenir. Bu Haziran gününde, halk bayraklarla süslenmiş Buckingham Sarayı önünde toplanır ve geçit törenini izler.
Bu etkinlik, birlik ve topluluk duygusunu pekiştiren, tüm ülkenin bir araya geldiği anlardan biridir.
İstisnai Hakları
Kraliçe, pasaport taşımaksızın dünyanın her yerine serbestçe girebilir. Bu, onun sadece Birleşik Krallık'ın değil, aynı zamanda dünya üzerindeki birçok yerin manevi hükümdarı olduğunu simgeler. Ordunun başkomutanıdır. Askerler yemin ederken onun adına yemin ederler.
Her ne kadar Kraliçe'nin birçok yetkisi olsa da, bu yetkiler genellikle sembolik olarak kalır. Politikaya fazla karışmaz ve yetkilerini son 40 yılda nadiren kullanmıştır. Ancak, bu onun etkisinin azaldığı anlamına gelmez. Parlamento, hanedanı feshetme yetkisine sahip olsa da, Kraliçe'nin 88 milyar dolarlık serveti vardır ve vergiden muaftır. Bu husus onun ve hanedanının toplum üzerindeki etkisinin sembollerle sınırlı olmadığını gösterir.
Bir başka ilginç ve istisnai hakkı iste Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, gibi ülkeler de dahil olmak üzere Balina, Yunus ve Foklar kraliçenin malı kabul edilir. Bununla ilgili olarak ilginç bir olay da basına yansımıştır. Türk vatandaşı olan Hasan adlı kişinin, İngiltere'de bir fok avlayıp yediği ve sonrasında ceza almıştır. Hasan, yaptığı hatanın farkına varıp pişman olduğunu, kanunu bilmediğini ve Kraliçeyi çok sevdiğini ifade etmiştir.
Buckingham Sarayı ve Ötesi
Buckingham Sarayı'nda yaşayan Kraliçe, hayatını kamuoyunun gözü önünde sürdürmektedir. Her hareketi, her kararı, hatta her gülümsemesi bile tarihi şekillendirme potansiyeline sahiptir. Ancak, asıl güç onun sessizliğinde yatar. Söylenmemiş sözler, atılmamış adımlar ile Kraliçe, bir milletin kalbinde yer edinmiştir.
Kraliçenin hikayesi, bir liderin nasıl hem güçlü hem de nazik olabileceğinin, nasıl hem sert bir protokole bağlı kalıp hem de halkının sevgisini kazanabileceğinin canlı bir örneğidir.
Comments