top of page
Devrimler Serisi

İngiliz İç Savaşı ve “Şanlı” Devrim

Güncelleme tarihi: 24 May

Modern hukuk devletlerinin temelini atan İngiltere'nin , Kanlı iç savaşı ve "Şanlı Devrim"ini kısa ve öz şekilde kaleme almaya çalıştık. Keyifli okumalar!!

İngiliz Şanlı Devrimi


İç Savaş Öncesi İngiltere

1600'lü yıllar İngilteresi, tahtta I. Charles'ın olduğu bir meşrutiyetti. 17. yüzyıl başları Yeni ticaret yolları ve kolonilerin keşfi, zenginlik ve güç yarışlarına sebep olmaktaydı. Özellikle 17. ve 18. yüzyıllardaİngiltere'nin ekonomik büyümesi ve küresel ticaretteki rolü giderek artıyordu. Ancak bu süreç, uluslararası rekabet ve çatışmalarla doluydu. Özellikle, İngiltere ve Hollanda arasındaki ticaret rekabeti, iki ülke arasında bir dizi deniz savaşına yol açtı. Bu savaşlar, İngiltere'nin denizcilik ve ticaretteki hegemonyasını güçlendirme çabasının bir parçasıydı.


Kral I. Charles, saltanatlığında soylular ile pek çok konuda ters düşmekteydi. Olağanüstü hal durumlarında alınan vergilerle, parlamentoyu aşmanın yolunu bulmuştu. Bu durum parlamentocuları kızdırmaktaydı. Kralcılar ve parlamentocular arasında mücadele baş göstermekteydi.


Kral Parlamento yanlıları ve soyluların güçlerini azaltmak için birtakım yaptırımlar uyguluyordu. Bu durum mücadeleyi iyice körüklemekteydi.


"Bkz: Kralın yaptırımları:

  • Gemi Parası (Ship Money): Gemi Parası, normalde sahil şehirlerinden savaş zamanında donanmayı desteklemek için alınan bir vergiydi. Ancak Charles, bu vergiyi savaş olmadığı zamanlarda da, tüm İngiltere'ye yayarak toplamaya başladı. Bu, özellikle iç kesimlerde yaşayanlar için kabul edilemezdi çünkü onlar denizden gelen tehlikelerle doğrudan ilişkilendirilemezlerdi.

  • Monopoller ve Patent Hakları: Kral, çeşitli mal ve hizmetler üzerinde özel satış hakları vererek (monopoller) gelir elde etmeye çalıştı. Bu yöntem, belirli kişilere veya şirketlere piyasa üzerinde kontrol sağlayarak rekabeti engelliyordu ve bu da geniş halk kitleleri ve küçük işletmeler için fiyat artışlarına ve adil olmayan ticaret koşullarına yol açtı.

  • Star Chamber Mahkemesi: Kral, bu yüksek mahkemeyi kullanarak zengin soyluları ve diğer zengin kişileri hedef alarak yüksek para cezaları koydu. Bu, sıklıkla keyfi ve adaletsiz olarak görülüyordu ve Charles'ın finansmanı için bir araç haline geldi.

  • Orman Kanunları: Kral, İngiltere'nin orman yasalarını yeniden uygulamaya koyarak toprak sahiplerinden para cezaları alıyordu. Bu yasalar, kraliyet ormanlarının sınırlarını genişletiyordu ve bu sınırlar içindeki arazilerin kullanımı için ağır cezalar getiriyordu.

  • Feodal Haklar ve Düzenlemeler: Kral, feodal sistemden kalma eski ve neredeyse unutulmuş hakları canlandırarak asillerden ve toprak sahiplerinden para talep etti. Bu, özellikle miras ve toprak devir işlemleriyle ilgiliydi.

  • Kişisel İstekler ve Ödünç Alma: Kral, ayrıca zengin soylulardan ve tüccarlardan kişisel isteklerde bulunarak veya onlardan doğrudan ödünç para alarak finansal kaynaklarını artırmaya çalıştı. "


İç Savaş Dönemi (1642-1651)


İngiliz iç savaşı


Bu mücadele, 1642'den 1651'e kadar süren uzun ve kanlı bir iç savaşa yol açtı. Bu savaşın merkezinde, iki karşıt güç vardı: Kral I. Charles ve onun mutlak monarşi düşleri ile İngiltere Parlamentosu ve onların özgürlük ve adalet arayışları.

Kral I. Charles, babası VI. James'ten devraldığı tahta çıktığında, İngiliz halkı ve parlamento ile çeşitli konularda anlaşmazlıklar yaşamaya başladı. Özellikle mali konularda parlamentonun denetimini kabul etmeyi reddetti ve dinî reformlara yönelik katı tutumu, ülkede derin bölünmelere yol açtı.

Zaman geçtikçe, gerginlikler arttı ve Kral Charles, 1629'da parlamentoyu feshetti. Bu, on bir yıl süren bir tiranlık dönemini başlattı, ancak Kral'ın finansman ihtiyaçları, olağanüstü vergilerin yetmemesi sonucunda 1640'ta parlamentoyu yeniden çağırmasına neden oldu.

Ancak bu husus , durumu yatıştırmak yerine, daha da alevlendirdi. 1642'nin soğuk ve kasvetli bir gününde, Kral Charles, kendi ordusunu topladı ve İngiltere Parlamentosu'na karşı savaş ilan etti. Böylece İngiliz İç Savaşı başlamış oldu. Ülke, Kralcılar (Royalists veya "Müzminler") ve Parlamentocular (Roundheads veya "Başkaldıranlar") olmak üzere ikiye bölündü.


Olivier Cromwell'in Ortaya Çıkışı

Savaşın ilk yıllarında, her iki taraf da çeşitli başarılar ve başarısızlıklar yaşadı. Ancak, Parlamentocuların lideri Oliver Cromwell'in ortaya çıkışıyla dengeler değişti. Cromwell, Yeni Model Ordu'yu (New Model Army) kurdu ve bu orduyla Kralcı güçlere karşı bir dizi zafer elde etti.

En belirleyici çatışma, 1645'te Naseby Savaşı'nda yaşandı. Cromwell'in ordusu, Kralcıları ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu yenilgi, Kral I. Charles'ın gücünün ciddi şekilde zayıflamasına neden oldu. Savaşlar, yakalanan ve yargılanan Kral'ın 1649'da idam edilmesiyle son buldu.



Kralın idamı, İngiltere tarihinde bir dönüm noktasıydı; çünkü ilk kez bir kral, halkının temsilcileri tarafından yargılanmış ve idam edilmişti. İç Savaşın ardından, İngiltere kısa bir süre için bir cumhuriyet haline geldi ve Oliver Cromwell, "Lord Protector" olarak ülkeyi yönetti. Ancak bu yeni düzen, herkesin beklentilerini karşılamaktan uzaktı. Ayrıca halk, kralın yetkiyi "Tanrı'dan" aldığı ve ilahi olduğu inancıyla bu idamdan rahatsızdı. İç savaşlar sırasında yaklaşık 200.000 kişi ölmüştü ve sonuç olarak aslında kimse mutlu değildi.


Kral I. Charles
Kral I. Charles

İç Savaşın yaraları henüz tazeyken, İngiltere'nin kaderi tekrar bir adamın eline geçti: Oliver Cromwell. Cromwell, kraliyetin kaldırıldığı, ancak bir adamın hüküm sürdüğü yeni bir dönemin, Yeni Model Ordu'nun disipliniyle şekillenen bir cumhuriyetin lideriydi. Ancak bu yeni düzen, pek çokları için özgürlüğün ta kendisi değil, yalnızca bir başka türden tiranlıktı.

Cromwell'in ölümünden sonra, İngiltere yönünü kaybetti. Onun demir yumruğu, ülkeyi bir arada tutan tek şey gibi görünüyordu. Cromwell'in oğlu Richard, babasının yerini almaya çalıştı ama babasının karizmasından ve otoritesinden yoksundu. Bu, eski kraliyet yanlılarının, monarşiyi geri getirme umutlarını yeşertti.


Restorasyon Dönemi

Karanlık bulutlar, İngiltere'nin üzerinde dolaşırken, Kral I. Charles'ın idamı sonrasında kurulan cumhuriyet, Oliver Cromwell'in ölümüyle sarsıldı. Ancak Cromwell'in demir yumruğu ve Lord Protector olarak yönetimi, bir başka türden bir monarşiye benziyordu. Cromwell'in oğlu Richard'ın zayıf liderliği altında, ülke hızla kaosa sürüklendi. İngilizler, güçlü bir liderliğin yokluğunda, huzur ve istikrarı arzuluyorlardı.1660 yılı geldiğinde, İngiltere'de bir değişim rüzgarları esiyordu. Cromwell'in cumhuriyeti çökmüş, halk monarşiye geri dönmek istiyordu.

Bu kaotik ortamda, İngiltere'nin soyluları ve Parlamentosu, Charles I'ın sürgündeki oğlu Charles II'yi tahta davet etti. Bu, 1660'ta Restorasyon'un başlangıcı oldu ve monarşi yeniden tesis edildi. Ancak Charles II, tahtına oturduğunda, babasının yaptığı hatalardan ders alarak, parlamento ile daha uyumlu bir ilişki kurmaya çalıştı. Ancak dini tolerans ve siyasi iktidar konularında gerilimler hala devam etmekteydi.Charles II, sürgünden dönerek tahta çıktı ve böylece Restorasyon dönemi başladı. Ancak bu yeni başlangıç, tüm sorunları çözmedi. Charles'ın yönetimi altında, dini hoşgörüsüzlük ve siyasi gerilimler hala varlığını sürdürdü.

Restorasyon, eski günlerin ihtişamını geri getirmiş gibi görünse de, parlamento ile kraliyet arasındaki eski gerilimler hızla yeniden alevlendi. Akabinde Charles'ın ölümünden sonra kardeşi James II'nin tahta çıkmasıyla, bu gerilimler daha da arttı.


James II Dönemi ve Yaklaşan Devrim

James II, açıkça Katolik inancını benimsemişti ve bu, ağırlıklı olarak Protestan olan İngiltere'de büyük bir kaygıya yol açtı. Kral James, koyu bir Katolik olarak, Protestan ağırlıklı "Anglikan" kilisesinin benimsendiği ülkesinde dinî hoşgörü politikaları uygulamaya çalıştı. Ancak bu politikalar, onun kendi dini inançlarına aykırı görünen birçokları tarafından hoş karşılanmadı. Kralın dini ve siyasi düşünceleriyle tamamen zıt olan parlamento, onun politakalarına taş koymaktaydı. Kralın zihninde, parlamento yalnızca onu yavaşlatan bir engeldi. Bunların sonucunda Kral, parlamentoyu feshetti ve mutlak güç olmak istedi. Ancak bu, halkın ve soyluların hoşnutsuzluğunu daha da artırdı. İngiltere, dini ve politik gerilimlerle dolu bir kazan gibiydi ve her an taşabilirdi.

Derken bir gün, Kral James için beklenmedik bir haber geldi: Katolik Karısı, bir erkek çocuk doğurmuştu. Bu durum, Katolik bir varisin tahtın geleceğini güvence altına alması anlamına geliyordu. Protestan İngiltere için bu, kabul edilemez bir durumdu.


İngiliz "Şanlı" Devrimi

Kralın bu dini politikaları ve mutlak monarşiye olan eğilimleri, İngiltere'yi tekrar bir çıkmaza sürükledi.  İngiliz aristokratları ve Parlamento üyeleri, değişim için harekete geçmeye karar verdiler. Ancak bu sefer, İngiltere'nin geçmişte yaşanan acı hadiselerinden ders alarak daha temkinli hareket ettiler.James'in Protestan kızı Mary ve onun Hollandalı kocası William of Orange, İngiltere'nin tahtına geçmeleri için gizlice davet edildi.

Bu gizli davet, İngiltere tarihinde yeni bir sayfa açacak olan Şanlı Devrim'in fitilini ateşledi. William, deneyimli bir askeri lider ve kararlı bir Protestan olarak, İngiliz tahtını güvence altına almak için büyük bir orduyla İngiltere'ye doğru yola çıktı. 1688'in sonlarında, William'ın ordusu İngiltere'ye ayak bastı ve James II, tahtı koruyamayacağını anlayarak Fransa'ya kaçtı.

Bu, hemen hemen hiç kan dökülmeden gerçekleşen bir devrimdi. İngiltere; henüz yarım yüzyıl önce 200.000 kişinin ölümlerine yol açan hadiselerden, kan dökülmeden yaşanan bir devrime yelken açmıştı. Bu durum İngiltere'nin gelişimini simgeliyor ve devrimin "Şanlı" olarak nitelendirilmesine sebep oluyordu. William ve Mary, İngiltere'nin ortak taht sahipleri olarak taç giydiler. Ancak yine geçmişten ders alınmıştı! Geçmişteki krizlerin önüne geçmek için parlamentoyla anlaşma yaptılar ve bazı şartları kabul ettiler. Onlar, İngiltere tarihinde ilk kez parlamentonun egemenliğini ve hukukun üstünlüğünü kabul eden hükümdarlar oldular. Bu, monarşi ve demokrasinin bir arada yaşayabileceği yeni bir dönemin başlangıcıydı. Haklar Bildirgesi (Bill Of Rights) kabul edildi ve yayınlandı.


1689 Haklar Bildirgesi
Haklar Bildirgesi, 1689'da kabul edildi ve kralın yetkilerini sınırlarken, parlamentonun yetkilerini genişletti. Artık, İngiltere'nin geleceği, tek bir kişinin elinde değil, halkın temsilcilerinin elinde şekillenecekti.

Sonuç

"Şanlı" veya "Muhteşem" Devrim, İngiliz monarşisi ve parlamentosu arasındaki güç dengesini değiştirdi ve modern anayasal monarşinin temellerini attı. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluş belgeleri ve Fransız Devrimi de dahil olmak üzere sonraki pek çok siyasi gelişmeyi etkiledi. Bu olay, İngiltere'nin siyasi ve sosyal yapısında kalıcı değişikliklere yol açtı ve Batı demokrasilerinin gelişiminde önemli bir rol oynadı.

25 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


Bir solukta okundu.Ellerinize emeklerinize sağlık. Devamını bekliyoruz Fikir Mahzeni ailesi...

Like
bottom of page