Faiz Oranlarının Düşürülmesi ve Konut Piyasasındaki Balon
2001 ekonomik durgunluğun ardından, FED'in faiz oranlarını rekor düzeyde düşük %1'e indirmesi, Amerikan ekonomisinde bir canlanma yaratmayı hedefledi. Bu, tüketici harcamalarını teşvik etti. Faizlerin çok düşük olmasının etkisiyle, bu süreçte güvenli liman olarak görülen hazine bonolarından uzaklaşan yatırımcılar için yeni bir yatırım aracı arayışı başladı.
ABD'de konut fiyatları 2001 ile 2007 yılları arasında %90 oranında arttı, ve konut yatırımı büyük bir popülerlik kazandı. Bu dönemde, mortgage kredileri ile ev sahibi olmak çok daha kolaylaştı. Özellikle yüksek kredi notuna sahip bireylere verilen "prime mortgage" adı verilen krediler, güvenilir bir yatırım olarak görülüyordu. Kredi kuruluşları bu mortgage kredilerini, yatırımcılara daha sonra satmak üzere yatırım bankalarına aktardı. Yatırım bankaları ise, bu kredileri temel alarak çeşitli finansal ürünler yarattı ve bu sayede finans piyasasında önemli bir likidite akışı sağlandı.Konut fiyatlarının sürekli artışı, mortgage bazlı yatırımları çekici hale getirdi ve bu da konut piyasasında bir balonun oluşmasına yol açtı.
Mortgage Krizinin Tetiklenmesi
Mortgage piyasasındaki genişleme, bankaların ve diğer finans kuruluşlarının, daha önce kredi almaya uygun bulunmayan düşük kredi notuna sahip bireylere bile "sub-prime" mortgage kredileri vermeye başlamasıyla hız kazandı. Bu krediler, yüksek risk taşımalarına rağmen, başlangıçta yüksek konut fiyatları sayesinde makul bir risk olarak görülüyordu. Zira kredisini ödeyemeyecek duruma gelenlerin, evlerine el konulacaktı. Ev fiyatları çok yüksek olduğu için bankalar zarar etmeyecek, hatta kâr etmeye devam edecekti.
Finans kuruluşları, bu mortgage kredilerini bir araya getirip, onları teminat olarak kullanarak oluşturdukları menkul kıymetleri sattılar. Tamamen konut ve morgage endeksli bu menkul kıymetlerin karmaşıklığı ve içerdikleri riskler de eklenince krizin derinleşmesinde kritik bir rol oynadı.
Krizin Patlak Vermesi ve Yayılması
Konut piyasasındaki balonun patlamasıyla birlikte, özellikle "sub-prime" kredilerin ödenememesi, finansal sistemde domino etkisi yarattı. Zamanla ödenemeyen krediler arttıkça, piyasada ev arzı arttı ve bu durum ev fiyatlarının düşmesine yol açtı. Kredi temerrüt swapları gibi türev ürünler, krizin finans sektöründen reel ekonomiye sıçramasına neden oldu. Bu durum, dünya genelinde bankaların iflas etmesine, kredi piyasalarının donmasına ve sonuç olarak küresel bir ekonomik krize yol açtı.
Amerika'da Başlayan Krizin Dünya Genelindeki Etkileri
Kriz, dünya genelinde ekonomik büyümenin yavaşlamasına, işsizlik oranlarının artmasına ve birçok ülkede resesyona neden oldu. Ayrıca, kriz, finansal piyasalarda daha sıkı düzenlemelerin getirilmesine yol açtı. Dodd-Frank Wall Street Reformu ve Tüketici Koruma Yasası gibi düzenlemeler, ABD'de finans sektörünü daha şeffaf ve daha az riskli hale getirmeyi amaçladı.
Türkiye'ye Etkileri
Türkiye, krizi nispeten daha az hasarla atlattı. Dolar kuru, 1.15'ten 1.50'ye yükseldi ve ihracat kayıpları yaşandı. Yatırımlar azaldı, ancak Türkiye işsizlik oranını nispeten stabil tutmayı başardı.
Sonuç
2008 ekonomik krizi, finansal sistemlerin ne kadar kırılgan olabileceğini ve küresel ekonomideki iç içe geçmiş bağlantıların potansiyel risklerini ortaya koymuştur. Bu kriz, aynı zamanda, gelecekte benzer krizleri önlemek için daha sıkı düzenlemelerin ve şeffaflığın önemini vurgulamıştır.
Comments